Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin 69. yıl dönümü vesilesiyle vatandaşlarımızın ve dünya milletlerinin İnsan Hakları gününü tebrik ediyorum.
İnsan; Cenab-ı Hakk tarafından eşref-i mahlukat kılınmıştır. Dünyadaki pek çok varlık da insan için bir imkan ve nimettir. Lakin kutlu mesajdan uzaklaşan körelen vicdanlar, insana verilen değere büyük darbe vurmuştur.
Daha fazla gelişme ve refah isteği, sömürgeciliğe yol açmış, ademoğlunun izzet-i nefsi ayaklar altına alınmıştır. İnsanlar renk, din, dil ve kültür ayrımına tabi tutulmuş, tahakküm eden gruptan olmayanlar asimile edilmiş hatta soykırıma varan mezalimlere maruz kalmışlardır.
Hak ihlallerinin son örneği İsrail’in Filistin’deki Kudüs merkezli işgal politikasıdır. Uluslararası hukuk kurallarını ayaklar altına alan bu dayatmacı girişim Filistin sorununu çözmek için gösterilen barışçıl çabaları da sekteye uğratacaktır. Kudüs, İsrail’in başkenti değil barışın başkenti olarak kalmalıdır. Unutulmamalıdır ki, temel hak ve hürriyetlerin hiçe sayıldığı bir ortamda adil ve kalıcı barışın sağlanması da mümkün değildir.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün, en temel insan haklarının ihlal edilmediği, çocukların ölmediği, anne, babaların gözyaşlarının dindiği, yangınların söndüğü bir dünyaya adımın atıldığı ilk gün olmasını dilerim.